Medya

Yeni kaynak

Pırıl pırıl bir güneş, bulutsuz bir gökyüzü: Bu harika güneşli hava her yıl milyonlarca tatilciyi Kıbrıs’a çekiyor. Fakat sıcak ve kuru iklimin de kendine göre zorlukları var. Su, Kıbrıs’ta zor bulunan bir madde, bu nedenle ülke bu sorunu çözmek için sürdürülebilir çözümler arıyor.

Sınırlı bir kaynak: Su

Kıbrıs, 2008 yılında aylar süren bir kuraklık yaşadı. Mevcut su kaynakları içme suyu ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çekiyordu, bu nedenle devlet su kısıntısı emri vermek zorunda kalmıştı. Kıbrıslılara iki günde bir 12 saat su veriliyordu, içme suyu ise Yunanistan’dan ithal ediliyordu.

Kıbrıs’taki kuraklığın birçok sebebi bulunuyor. Kıbrıs Su Kalkınma Bakanlığı’nın Su Kalkınma Departmanı’na göre yağış miktarları 1970’lerden bu yana hızla azalıyor. Bu nedenle, su kaynaklarının doğal olarak geri kazanılması pek mümkün değil. Ülkenin susuzluk sorununun arkasındaki diğer faktörler de yoğun tarım faaliyetleri ve turizmin giderek büyümesi. Yeraltı su kaynaklarına ulaşmak için gittikçe daha derin kuyular kazılıyor. Su tabakasının büyük ölçüde alçalmasının sonucu olarak bazı bölgelerde denizden gelen tuzlu su yeraltı su tabakalarına giriyor.

Su kaynaklarını korumak için deniz suyunu arıtma

Su Kalkınma Departmanı başmühendisi Yianna Economidou’ya göre su kaynaklarının dikkatli bir biçimde ele alınması hayati önem taşıyor: “Su kaynaklarımızın sürdürülebilir gelişimi ile ilgili ciddi çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” Su kaynaklarının korunması uygulamalarımızdan biri de çiftçilere su kotası verilmesi ve bunu aştıkları takdirde ceza ödemek zorunda kalmaları. Su Kalkınma Departmanı aynı zamanda sulama için yerel yönetimlerin su arıtma tesislerinde geri dönüştürülmüş su da sağlıyor. Fakat bu önlemler tarım, turizm ve konutlar için toplam su gereksinimi karşılamaya yetmiyor.
Economidou, suyun tuzdan arıtılmasının iklim koşulları ne olursa olsun adanın su kaynaklarını korumanın tek yolu olduğunu söylüyor. Kıbrıs’ın deniz suyunun tuzunu arıtma konusundaki deneyimi 1997 yılına kadar gidiyor. Economidous “1997 yılı ilk tuz arıtma tesisinin kurulduğu tarih” diyor.

“Tuz arıtım kapasitesi sürekli genişletiliyor, şu an yerel yönetimler ve turizmin içme suyu gereksiniminin %100’ünü deniz tuzu arıtma tesislerinden karşılayabiliyoruz.”

Su Kalkınma Departmanı başmühendisi Yianna Economidou

Ultrafiltrasyon membranları tuzun arıtılmasında önemli bir rol oynuyor. Son derece küçük gözenekleri olan filtreler asılı partikülleri yakalıyor, virüsler ve bakteriler gibi tehlikeli mikro organizmalar da sudan etkili ve güvenilir bir biçimde ayrılıyorlar. Bu işlem atık suyu içme suyuna dönüştürmeye yardımcı oluyor. Membranlar geleneksel filtrelere benzer biçimde çalışır. Su molekülleri boyutları sadece birkaç nanometre olan gözeneklerden geçtiğinde kum, silt, alg ve hatta hastalığa neden olan organizmalar gibi asılı maddeler bu bariyeri geçemez. Bir BASF iştiraki olan Greifenberg, Bavyera merkezli inge® çeşitli su arıtma uygulamaları için ultrafiltrasyon zarları üretiyor. Yönetim Kurulu Başkanı Bruno Steis, “Başlangıç materyalimiz yüksek performanslı bir polimer” diye açıklıyor. “Bu maddeyi kendi tasarımımız olan bir yöntemle son derece dayanıklı UF zarları üretmek için kullanıyoruz.”

Multibore membranes

Membran teknolojisi ters osmozun ilk aşamasında kullanımına uygundur. Bu tür bir tuz arıtımı ile tuzlu su yüksek basınçla bir ters osmoz zarından geçirilir. Su zardan geçerken tuz geride kalır.
Bavyeralı şirket, gerçek ters osmoz sürecini optimize etmek için, tuzlu suyu ön arıtmaya tabi tutan üst filtre aşamaları tedarik ediyor. Ultrafiltrasyon ve ters osmozun birleşimi ile enerji tüketimi oldukça düşük olduğu için bu yöntemin popülerliği giderek artıyor.

BASF’nin membran uzmanlarından Prof. Claudia Staudt Ludwigshafen’daki ekibi ile birlikte membran materyallerini geliştirmek için çalışıyor: “Amaç mümkün olduğu kadar az enerji kullanarak temiz içme suyu üretebilen zarlar geliştirmek.” Bu da örneğin sudan gelen organik veya inorganik maddelerin tutunamayacağı şekilde tasarlanmış yüzey materyali ile mümkün oluyor. Filtrenin gözeneklerini ne kadar az madde tıkarsa filtrenin temizlenmesi ya da yenilenmesi gerekmeden çalışma süresi o kadar artıyorve tesisler daha uzun süre çalışıyor. Tüm bunların maliyet ve çevre etkisi anlamında faydaları bulunuyor.