Medya

Sıtmayla savaş

Sıtma, çoğu Afrika’da olmak üzere her yıl 780.000 kişinin ölümüne neden oluyor ve etkileri, milyonlarca insanı bitmeyen bir yoksulluk döngüsüne sürüklüyor. Gerçekleştirilen uluslararası çalışmalar sayesinde, hastalığın etkisini kaybetmesi sağlanabilir. Peki bu durum sıtmanın sonunu getirebilir mi?

İstatistikler hiç de iç açıcı görünmüyor: Sıtma yüzünden her 45 saniyede bir çocuk ve her yıl toplam 780.000 kişi hayatını kaybediyor. Yine de sıtma yüzünden her 30 saniyede bir çocuğun ve dünya çapında yılda neredeyse bir milyon kişinin öldüğü üç yıl öncesine kıyasla, bu rakamlar bir parça umut vaat ediyor.

Aslına bakılırsa, dünyada şimdiye kadar yapılan en organize toplu kampanya sayesinde sıtma vakaları azalıyor. 1990’lı yılların sonlarından beri kamu sağlığı, yardım kuruluşları ile hükümetler ve özel kuruluşların kaynaklarını birleştirmeleri sayesinde sıtmaya karşı yürütülen çabalar hız kazanıyor. Bu çabalar, Global AIDS, Tüberküloz ve Sıtmayla Mücadele Fonu’nun yanı sıra ABD’deki Başkanlık Sıtma Girişimi ve Sıtmayla Mücadele dahil olmak üzere yeni kurumlar arası işbirlikleri ve girişimler yoluyla organize ediliyor.

Ortak mücadele kapsamında, sıtma ve diğer büyük hastalıkların 2015 yılında durdurulması ve geriye gitmesini hedefleyen projelerden biri olan BM Milenyum Gelişim Hedefleri’ni (MDG) gerçekleştirmeye odaklanılıyor. “Sıtmayla Mücadele” ortaklığı bu hedefleri bir adım ileriye taşıyarak, sıtmayı tamamen ortadan kaldırma amacıyla 2015 yılında ölüm sayısını sıfıra yaklaştırmayı hedefliyor.

Sıtmaya karşı en savunmasız kişiler hamile kadınlar ve çocuklar. Bu hastalık, sadece Afrika’da her yıl yaklaşık 10.000 hamile kadının ve 200.000’e yakın bebeğin ölümüne sebep oluyor.

Sıtma, diğer ölümcül hastalıkların aksine, hem tedavi edilebilir hem de önlenebilir bir hastalık. Fakat, yapılan araştırmalar, sıtmanın ekonomik ve sosyal etkilerinin yıkıcı olduğunu gösteriyor. Sıtma çocukları okuldan, yetişkinleri de işten alıkoyuyor; aileleri fakirliğe sürüklüyor ve kötü ekonomik koşullarda yaşamalarına sebep oluyor.

Hastalık, etkisini tahmin edileceği üzere tedavi için para bulamayan ya da sağlık hizmetlerine sınırlı erişimi olan dünyanın en yoksul bölgeleri üzerinde gösteriyor. Genel olarak sıtma, yüksek bulaşma oranlarına sahip olan ülkelerde yıllık ekonomik büyümenin yaklaşık %1,3’lük kaybına yol açıyor. Bu yüzden, sıtmanın önüne geçildiğinde, birçok ülkedeki yaygın yoksulluğun de önüne geçilebilir.

Aslında sıtmaya karşı verilen bu mücadele, dünyada ilk değil. 1955 yılında Dünya Sağlık Örgütü (WHO), sıtmanın dünya çapında ortadan kaldırılmasına yönelik iddialı bir öneride bulundu.

Bazı ülkeler başarılı olurken bazılarında önce azalma görülmesine rağmen çabalar yarıda kalınca hızlı artışlar meydana geldi.

İklimsel farklar, çabaların başarılı veya başarısız olmasında rol oynadı: Sıtmanın mevsimsel bir hastalık olduğu ılıman ülkelerde bu hastalığı ortadan kaldırmak mümkündü. Sıtmanın tüm yıl boyunca yaygın olduğu ülkelerde ise durum farklıydı. İklim faktörü, sıtmanın asıl yükünü çeken bölgenin neden Sahra-altı Afrika bölgesi olduğunu en azından kısmen açıklıyor: Tüm sıtma vakalarının yaklaşık %90’ı Afrika’da görülüyor.

1950’lerde hastalık ortadan kaldırılamamıştı. Dolayısıyla bugün nasıl mümkün olabileceği sorgulanıyor. Fakat durum artık değişti: Kamu sağlığı bilgisi, tedavi ve teknoloji alanlarındaki ilerlemeler, Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenen ve Global Sıtma Eylem Planı’nda yer alan tutarlı ve etkili sıtma kontrol stratejilerinin gelişmesini sağladı.

20%

Afrika’da tüm çocuk ölümlerinin %20’sine sıtma sebep oluyor.

40%

Sahra-Altı Afrika bölgesindeki kamu sağlığı harcamalarının %40’ı, yatılı hasta başvurularının %20 ila %50’si ve ayakta tedavi başvurularının %50’si sıtma yüzünden yapılıyor.

85%

Sıtma kaynaklı tüm ölümlerin %85’i, beş yaş altı çocuklarda görülüyor.

 

4.2 million

2015 yılına kadar, en çok risk altında olan 20 Afrika ülkesinde ağ, sprey, teşhis ve ilaçlar gibi tam kapsamlı sıtma kontrol tedbirleriyle 4,2 milyon yaşamın kurtarılabileceği tahmin ediliyor.

Sonuç almak

Son on yılda, 2015 hedefine yaklaştıran bir takım inovasyonlar gerçekleşti. Bunların ilki, uzun ömürlü böcek ilacı uygulanan cibinliklerdi (LLIN). En az üç yıl dayanan bu cibinlikler, hastalığın bulaşmasını %90, sıtma vakasını %50 ve çocuk ölümlerini %15 azaltıyor. Son birkaç yıldır, bu cibinliklerin dağıtılması yönünde uluslararası büyük bir baskı mevcut: Dünya Sağlık Örgütü, 2008 ile 2010 yılları arasında Sahra-altı Afrika bölgesine 289 milyon cibinlik gönderildiğini bildirdi. Bu rakam, risk altındaki nüfusun %76’sını kapsayan bir miktar.

Kapalı alan spreyleme (IRS), başka bir ifade ile duvarların böcek ilacıyla spreylenmesi de, hastalığın bulaşmasını azaltmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü, bu uygulamanın LLIN ile birlikte kullanılmasını tavsiye etmiştir. Dağıtım oranı, burada da dikkat çekicidir, Afrika’da IRS programı ile korunan kişi sayısı 2005 yılından bu yana 13 milyondan 73 milyon kişiye yükselmiştir.

Geçtiğimiz son on yıl, yeni nesil anti-sıtma ilacı olan larva ilaçlarına ve erken tanı ile daha doğru tedaviyi mümkün kılan Hızlı Tanı Koyma Testleri’ne de tanık olmuştur.

Vaka örneklerinin daha iyi aktarımı ve eğitim ile söz konusu teknolojilerin yaygınlaştırılması, pozitif sonuçların elde edilmesini sağlamaktadır.11 Afrika ülkesinde 2000 ile 2009 yılları arasında sıtma vakalarında en az %50’lik azalma görülmüştür. 2009 yılında sıtmanın sebep olduğu ölümler, milenyumun başlangıcıyla kıyaslandığında %20’lik düşüş kaydetmiştir. 2010 yılında, Fas ve Türkmenistan’ın sıtmayı ortadan kaldırdıkları Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü tarafından doğrulanmıştır.

Tıp alanındaki inovasyonlar, erken teşhis ve doğru tedaviyi mümkün kılıyor.

Zorlu bir gelecek

Diğer bir deyişle, sıtma vakalarını azaltma çabası işe yaramakta, ancak önümüzde hala birçok zorluk bulunmaktadır. Bu anlamda önemli bir kaygı da, cibinliklerin dağıtımıdır. Sıtmayla Mücadele grubu, kullanım yaygınlığını korumak ve yıpranmış cibinlikleri değiştirmek için her yıl 100 milyon LLIN’in finanse edilip global olarak dağıtılmasını önermektedir. Fakat dağıtım engeli IRS kuruluşunun da belirttiği gibi bazı ülkelerde sorun olmaya devam etmektedir.

En az üç Afrika ülkesinde, vakalarda kısmen bir artış gözlemleniyor: Ruanda, Sao Tome ve Principe ile Zambiya. Bu canlanmanın sebepleri henüz belirsiz, ancak muhtemel nedenin kontrol çabalarındaki gevşeme olduğu düşünülüyor; örneğin Sao Tome ve Principe’de, IRS’nin dağıtımı kestiği yıldan sonra bir artış görülmüştür.

Böcek ilacı uygulanmış cibinliklerin dağıtımı, sıtma kontrol stratejisi için önemlidir: Bu cibinliklerin, sıtmanın bulaşmasını %90 azalttığı görülüyor.

Böcek ilacı uygulanmış en az bir adet cibinliğe sahip evlerin oranı, 2010

(Kaynak: UNICEF 2011 global sıtma veritabanı 2011)

Ayrıca, sık kullanılan böcek ilaçlarına ve normal ilaçlara direnç gibi bir tehdit de bulunuyor. Kamboçya’da, sıtma tedavisinin en etkili biçimi olarak kullanılan artemisinin bazlı ilaçlar, artık etkisini göstermiyor. Bu durumun nedeni bilinmiyor, ancak yine bu bölgede daha önce sıtma ilacı olarak kullanılan klorokin ve meflokin’e de direnç gelişmişti.

Dünya 2015 hedeflerine yatırım yapmayı ve ilgisini sürdürmedikçe, bu zorlukların üstesinden gelmek mümkün olmayacaktır.

Şu an, kampanyanın kendi başarısının kurbanı olabileceği yönünde artan endişeler bulunuyor: Hastalığın yükü azaldıkça, politik kararlılık zayıflayabilir ve finansal taahhütler gevşeyebilir. Global ekonomideki mevcut durgunluk nedeniyle, sıtma kontrolünün gelişim öncelikleri listesinde, aşağı sıralara inmesinden korkuluyor. Ancak yine de bir umut var: Örneğin, 2012 yılında İngiltere hükümeti, sıtma kampanyasına yaptığı yatırımları artıracağını duyurdu. Eğer dünya, yakalanan ivmeyi korumayı başarabilirse, sıtmanın ortadan kaldırılması ihtimal dahilinde olabilir.