Medya

Her yaş önemlidir

Business talk with four persons

Eğitim artık sadece kariyer basamaklarını tırmanmak için gerekli değil, aynı zamanda tüm iş gücünün gelecekteki zorluklara göğüs gerecek kadar formda olmasını sağlamak için de gerekli. Prof. Dr. Ursula M. Staudinger hayat gelişimi ve yaşlanma uzmanı olup New York’daki Columbia Üniversitesi’nde bulunan yeni kurulmuş Yaşlanma Merkezi’nin kurucu direktörüdür.

Creating Chemistry: Ortalama yaşam süresi uzuyor ve insanlar daha uzun süre çalışıyorlar. Fiziksel ve zihinsel sağlığımızı korumak için neler yapmalıyız?

Professor Dr. Ursula M. Staudinger: İnsanoğlu yürümek üzere yaratılmıştır. Her gün asgari miktarda fiziksel aktiviteye ihtiyaç duyarız. Bu sağlıklı bir beyin için de gereklidir. Sağlıklı kalmak için aktif olmamız gerekir. Ayrıca beyniniz yıllarca aynı görevleri yerine getirmek için tasarlanmamıştır. Zaman zaman uyarılması ve yeni zorluklarla karşılaşması gerekir. Fakat bu ihtiyaç rahatlık bölgemizde kalma isteğimizle çakışır. Çaba göstermekten kaçınmak ve enerjimizi saklamak isteriz. Bu eğilimin farkında olmak üstesinden gelmemizi kolaylaştırabilir. Aynı zamanda içimizde yer alan bu eylemsizlik duygusunu yenmek için bizi neyin teşvik edeceğini düşünmek de yardımcı olabilir. Toplum ve bireyler olarak bunu yapmayı becerebilirsek yaşlanırken sağlıklı ve üretken olmak daha küçük bir sorun haline gelir.

Prof. Dr. Ursula Staudinger

Dr. Ursula M. Staudinger

New York Columbia Üniversitesinde Profesör

Prof. Dr. Ursula M. Staudinger hayat gelişimi ve yaşlanma araştırmaları alanında akademik bir lider. Bu yıl New York'daki Columbia Üniversitesi'nin yeni Yaşlanma Merkezi'nin kurucu direktörü olarak Mailman Halk Sağlığı Okulu'na katılan Staudinger, daha önce Almanya'nın Bremen kentinde bulunan Jacobs Üniversitesi'nin Başkan Yardımcısı ve Jacobs Ömür Boyu Öğrenme Merkezi'nin Kurucu Dekanı idi.

Gelişme ve öğrenme potansiyelimiz hayatımız boyunca nasıl değişir?

Çok küçükken hiçbir şey bilmediğimiz için etrafımızdaki her şeyi öğrenmek konusunda mutlak bir motivasyonumuz olur. Yetişkinliğin ilk yıllarında hayatta kalmak için gerekli temel kültürel becerileri edinmiş oluruz ve bu da motivasyonumuzu etkiler. İdrak ve öğrenim, bilişsel kaynaklara bağlı olmakla birlikte motivasyondan gelen güçle de gelişir. Bilişsel kaynaklar yaşla azalır ama azalma oranı yaşam tarzına ve içerik faktörlerine bağlı olarak ciddi biçimde değişir. O yüzden yaşlandıkça neden öğrenmemiz gerektiğini anlamamız daha önemli hale gelir. Toplumun, insanların ömürleri boyunca öğrenmeye çaba harcamalarını sağlayan ödülleri bulmalarını sağlaması gerekiyor.

Öğrenme ve gelişme kabiliyetimizin biyolojik sınırları var mıdır?

100 yaşına kadar yaşasanız bile öğrenmeye devam etmemeniz için hiçbir neden yok. Alzheimer gibi hastalıklar buna istisnadır. Öğrenme becerisine sahip olmaya devam etmek türümüzün gösterdiği bir başarıdır. Daha uzun ömürlü bir toplumda kronolojik yaşın açıklayıcı bir gücü olmadığını anlamamız çok önemli. Yıllarla ifade edilen yaşın bir anlamı olmadığı gibi, asıl önemli olan genlerimizden olan gelişme ve yaşlanma biçimimizi şekillendirmeye yardımcı olabilecek bazı bilgileri geri getirmek için vücudumuz ve zihnimiz ile ne yaptığımızdır.

Şirketler çalışanların öğrenmesini ve gelişmesini teşvik edecek bir öğrenme ortamı yaratmak için ne yapabilir?

Şirketlerin, tüm seviyelerde işe aldığı çalışanlarına gidebilecekleri uzun bir kariyer yolu ve yol boyunca sağlanacak eğitim ve gelişim olanaklarının olduğunu göstermesi gerekiyor. Çalışanların aynı pozisyonda çok uzun süre çalışmaması, zamanında yapılan faaliyet değişiklikleri üretkenliği ve iş memnuniyetini korumak çok önemli. Şirketlerin çeşitli iş tanımlarına çalışanları ile birlikte yatırım yapması gerekiyor. Birleşmiş Milletler’in yaptığı son tahminlere göre bu yatırım, dünya nüfusunun 2050 civarında duracağı ve sonradan düşüşe geçeceği varsayımı ile kesinlikle sonuç getirecek. Çalışanları için sürekli gelişim imkanı sağlayan şirketler en iyi beyinleri istihdam etmek konusunda rekabette kazananlar olacak. Bu köklü bir paradigma geçişi. Bu bir devrim.

Farklı deneyimlere, eğitimlere ve yaşlara sahip kişilerden oluşan karma takımlarda nasıl avantajlar görüyorsunuz?

Birkaç yıl önce Danimarka’da şirketlerin temsili bir örnekleminin belirli bir yıldaki karını, şirketin çalışanlarının yaş kompozisyonu ile ilişkilendiren bir çalışma yapılmıştı. Çalışmada en karlı şirketlerin her yaş kuşağından eşit sayıda çalışana sahip olan şirketler olduğu ortaya çıktı. Bu da makro seviyede yaş çeşitliliği konusunda bize bir şeyler anlatıyor. Ama çeşitlilik karmaşık bir konu, bu konuda kolay bir cevap maalesef yok. Mikro seviyede ise herhangi bir ekip tarafından yönetilecek göreve baktıktan sonra yaş çeşitliliğinin yardımcı olup olmayacağına karar verebiliriz. Eğer hız görevin önemli bir bölümünü oluşturuyorsa karışık yaş grubu iyi bir fikir değil. Fakat eğer gerekli olan sürdürülebilir yaratıcılıksa genç ve yaşlı mühendisleri bir araya getirmenin çok faydalı olduğu ortaya çıkmıştır. Orta seviyede ise şirketlerin tüm yaş gruplarının güçlü yönlerini farklı yaş gruplarının zayıf yönlerini karşılayacak şekilde konuşması ve görünür kılması gerekir. Eğer birçok farklı yaş grubunun bulunduğu bir işgücünde üretkenliği korumak istiyorsanız her yaşa gerekli önemi gösterdiğinizden emin olmanız gerekir.

Gelişme ve öğrenme potansiyelimiz hayatımız boyunca nasıl değişir?

Prof. Dr. Ursula M. Staudinger:  Çok küçükken hiçbir şey bilmediğimiz için etrafımızdaki her şeyi öğrenmek konusunda mutlak bir motivasyonumuz olur. Yetişkinliğin ilk yıllarında hayatta kalmak için gerekli temel kültürel becerileri edinmiş oluruz ve bu da motivasyonumuzu etkiler. İdrak ve öğrenim, bilişsel kaynaklara bağlı olmakla birlikte motivasyondan gelen güçle de gelişir. Bilişsel kaynaklar yaşla azalır ama azalma oranı yaşam tarzına ve içerik faktörlerine bağlı olarak ciddi biçimde değişir. O yüzden yaşlandıkça neden öğrenmemiz gerektiğini anlamamız daha önemli hale gelir. Toplumun, insanların ömürleri boyunca öğrenmeye çaba harcamalarını sağlayan ödülleri bulmalarını sağlaması gerekiyor.

Öğrenme ve gelişme kabiliyetimizin biyolojik sınırları var mıdır?

100 yaşına kadar yaşasanız bile öğrenmeye devam etmemeniz için hiçbir neden yok. Alzheimer gibi hastalıklar buna istisnadır. Öğrenme becerisine sahip olmaya devam etmek türümüzün gösterdiği bir başarıdır. Daha uzun ömürlü bir toplumda kronolojik yaşın açıklayıcı bir gücü olmadığını anlamamız çok önemli. Yıllarla ifade edilen yaşın bir anlamı olmadığı gibi, asıl önemli olan genlerimizden olan gelişme ve yaşlanma biçimimizi şekillendirmeye yardımcı olabilecek bazı bilgileri geri getirmek için vücudumuz ve zihnimiz ile ne yaptığımızdır.

Şirketler çalışanların öğrenmesini ve gelişmesini teşvik edecek bir öğrenme ortamı yaratmak için ne yapabilir?

Şirketlerin, tüm seviyelerde işe aldığı çalışanlarına gidebilecekleri uzun bir kariyer yolu ve yol boyunca sağlanacak eğitim ve gelişim olanaklarının olduğunu göstermesi gerekiyor. Çalışanların aynı pozisyonda çok uzun süre çalışmaması, zamanında yapılan faaliyet değişiklikleri üretkenliği ve iş memnuniyetini korumak çok önemli. Şirketlerin çeşitli iş tanımlarına çalışanları ile birlikte yatırım yapması gerekiyor. Birleşmiş Milletler’in yaptığı son tahminlere göre bu yatırım, dünya nüfusunun 2050 civarında duracağı ve sonradan düşüşe geçeceği varsayımı ile kesinlikle sonuç getirecek. Çalışanları için sürekli gelişim imkanı sağlayan şirketler en iyi beyinleri istihdam etmek konusunda rekabette kazananlar olacak. Bu köklü bir paradigma geçişi. Bu bir devrim.

Farklı deneyimlere, eğitimlere ve yaşlara sahip kişilerden oluşan karma takımlarda nasıl avantajlar görüyorsunuz?

T Birkaç yıl önce Danimarka’da şirketlerin temsili bir örnekleminin belirli bir yıldaki karını, şirketin çalışanlarının yaş kompozisyonu ile ilişkilendiren bir çalışma yapılmıştı. Çalışmada en karlı şirketlerin her yaş kuşağından eşit sayıda çalışana sahip olan şirketler olduğu ortaya çıktı. Bu da makro seviyede yaş çeşitliliği konusunda bize bir şeyler anlatıyor. Ama çeşitlilik karmaşık bir konu, bu konuda kolay bir cevap maalesef yok. Mikro seviyede ise herhangi bir ekip tarafından yönetilecek göreve baktıktan sonra yaş çeşitliliğinin yardımcı olup olmayacağına karar verebiliriz. Eğer hız görevin önemli bir bölümünü oluşturuyorsa karışık yaş grubu iyi bir fikir değil. Fakat eğer gerekli olan sürdürülebilir yaratıcılıksa genç ve yaşlı mühendisleri bir araya getirmenin çok faydalı olduğu ortaya çıkmıştır. Orta seviyede ise şirketlerin tüm yaş gruplarının güçlü yönlerini farklı yaş gruplarının zayıf yönlerini karşılayacak şekilde konuşması ve görünür kılması gerekir. Eğer birçok farklı yaş grubunun bulunduğu bir işgücünde üretkenliği korumak istiyorsanız her yaşa gerekli önemi gösterdiğinizden emin olmanız gerekir.