Medya

Her gün karşılaştığımız inovatif dost

Plastik,  hayatımızdaki en önemli malzemelerden biri. Evde, yolda, işte ya da alışverişte, her yanımız plastiklerle çevrili. Binaların ısı izolasyonu, ses yalıtımı, daha hafif araçların üretilmesi ve gıdaların uzun süre taze saklanması plastikler sayesinde gerçekleşiyor. Bazı kişiler plastiklerin doğa için bir problem olduğunu düşünseler de, aslında kaynakların korunmasını ve emisyonların azaltılmasını sağlıyorlar.

20160131_creating-chemistry_maas-brunner.jpg
Dr. Melanie Maas-Brunner, BASF Performans Malzemeleri Avrupa Birimi Başkanı

Plastiklerin gelişim hikayesi, Homo Sapien'lerin alet üretmek için huş ağacı katranını kullandığı Taş Devrine kadar uzanıyor. 19.yüzyılda gelişen endüstri, fotoğraf filmlerinde şeffaf fon olarak kullanılan sertleştirilmiş kauçuk ve selüloit gibi çığır açan birçok plastiğin geliştirilmesine öncülük etti. 1950 yılında BASF, ürettiği köpük plastik Styropor®, bilinen adıyla strafor için patent başvurusunda bulundu. Strafor, bugün bile hala en çok kullanılan yalıtım malzemeleri arasında yer alıyor. 1957 yılında ise özellikle borularda, kablo yalıtımında ve ambalaj yapımında kullanılan polietilenin geniş çaplı üretimi ile "Plastik Çağı" başlamış oldu. Plastiklerin en önemli özellikleri, moleküler yapılarına ya da içerdikleri katkı maddelerine göre oldukça farklılaşan teknik niteliklere sahip olmaları. Örneğin; yumuşak, elastik, sert ya da kırılmazlık gibi.

Duvar, zemin ve evlerin çatılarında kullanılan plastik bazlı yalıtım malzemeleri, enerji tüketiminin azaltılmasına önemli derecede katkı sağlıyor. Neticede, Avrupa'daki enerji tüketiminin %40'ından ve  CO2 emisyonlarından binalar sorumlu. Sıradan bir eve plastiklerle yapılan bir yalıtım, plastiğin üretimi için kullanılan enerjiyi bir yıl içinde geri kazandırıyor. Uçakların yapımında kullanılan plastik miktarı 1970'li yıllardan bu güne oldukça arttı. Örneğin, Boeing 787'nin neredeyse %50'si plastik kompozit malzemelerden oluşuyor. Bunun temel sebebi plastik kullanımının, ağırlığı azaltıyor olması ve teknik özellikleri iyileştirirken dayanıklılığı artırması. Plastikler, aynı şekilde, otomotiv sektöründe de her geçen gün daha popüler hale geliyor. Plastik bazlı bir bileşen, geleneksel metal malzemelerden üretilen bir bileşenden neredeyse yarı yarıya daha hafif, bu nedenle de yakıttan tasarruf sağlıyor.

“Plastikler çöpe atılamayacak kadar değerli. Kullanılmış plastikler için en iyi çözüm tekrar kullanılmaları için yeni uygulama alanları bulmak.”

Dr. Melanie Maas-Brunner, BASF Performans Malzemeleri Avrupa Birimi Başkanı  

Ancak yine de plastikler en çok ambalaj alanında kullanılıyor: Bu günlerde Avrupa menşeli malların %50'si plastik ambalajlar içinde sunuluyor. Fakat atık ambalajların yalnızca %17'si plastiklerden oluşuyor. Diğer yandan plastikler gıda israfının önlenmesine de katkı sağlıyor: Her yıl 1.3 milyar ton gıda, yani insanların tüketimi için üretilen gıdanın üçte biri çöpe gidiyor. Plastik malzeme ile paketlendiğinde gıdalar taze kalıyor ve daha uzun süre saklanabiliyor. Örneğin bu şekilde, Parmesan peyniri 20 gün yerine 50 gün taze kalabiliyor. Aynı zamanda, cam ve metal gibi geleneksel maddelerden daha hafif olduğu için, plastik ambalajlar yakıt ve COtasarrufu sağlıyor.

Dolayısıyla, plastikler aslında çöpe atılamayacak kadar çok değerli. Kullanılmış plastikler için en iyi çözüm, tekrar kullanılmaları için yeni bir uygulama alanı bulmak. Bu dönüşüm sürdürülebilir bir şekilde gerçekleştirilemediği taktirde, plastikler enerji kaynağı olarak kullanılabilir. Plastikler, enerji kazanımı açısından üretildikleri ham petrol ile eşit ısıl değere sahip. Dolayısıyla bir bakıma "katı ham petrol" olarak da düşünülebilirler. Bu nedenle, BASF ve Avrupa plastik endüstrisindeki şirketler, 2025 yılından itibaren plastiklerin çöplüğe atılmasının yasaklanması fikrini destekliyor.

Dr. Melanie Maas-Brunner, 2014 yılından beri BASF Performans Malzemeleri Avrupa Birimi Başkanlığı görevini yürütüyor. Kimya alanındaki doktorasını tamamladıktan sonra, 1997 yılında süreç geliştirme alanında araştırmacı olarak BASF'ye katılan Dr. Melanie Maas-Brunner, daha sonra dispersiyonlar ve kağıt kimyasalları alanında global ürün stratejisinden sorumlu olarak çalışmaya başladı.  2008 ile 2012 yılları arasında, BASF Asya'da görev alan Maas-Brunner, burada Poliüretanlar Asya Pasifik Birimi başkanlığını üstlendi. Maas-Brunner doktora eğitimini Almanya RWTH Aachen Üniversitesi ve Kanada Ottawa Üniversitesinde tamamladı.