Medya

Plastic: A victim of its own success?

20160131_creating-chemistry_maurer_vangheluwe.jpg
Plastiğin başarısı tartışılamaz, ancak plastik atıkların yok edilmesi konusu hala tartışma konusu. Plastik alanında iki uzman, Prof. Dr. Helmut Maurer ve Dr. Patricia Vangheluwe bu küresel sorun ile nasıl başa çıkılacağını tartışıyor.

Plastik malzemeler sundukları gelişim, rahatlık ve maliyet tasarrufu ile neredeyse hayatımızın her alanına girmiş durumdalar. Bir çok alanda kullanılabilen bu malzemeler, 100 yıldan fazla süredir dünyamızı şekillendirmemize yardım ediyor. Fakat çöplük ve okyanuslardaki plastik atıklar çoğalıkdıkça, imha edilmeleri de temel bir çevre sorunu haline geliyor. PlasticsEurope'dan Dr. Patricia Vangheluwe ve Avrupa Komisyonu Atık Yönetimi ve Geri Dönüşüm Birimi'nden Prof. Dr. Helmut Maurer işte bu ikilemi tartışıyor.

Creating Chemistry: "Plastik" kelimesi genellikle geri dönüşüme önem vermeyen toplumlarla ilişkilendiriliyor, ancak plastik malzemeler günlük hayatımızda bize oldukça yarar sağlıyor. Sizce plastik, imaj sorunu mu yaşıyor?  

Helmut Maurer: Plastik kendi kullanışlılığının ve muhteşem başarısının kurbanı oldu. Plastikle neler yapmıyoruz ki? Tıbbi uygulamalarla vücudumuza bile yerleştiriyoruz. Plastiği kötü göstermenin hiçbir anlamı yok. Bence sorun yaygın olarak gereğinden fazla kullanılması. Plastiği pazarlıyoruz ve durmadan üretiyoruz, sonra da bununla başa çıkmak için gerekli yöntemleri bulamıyoruz. Planlı eskitme de artık endüstriyel bir prensip haline geldi.

Patricia Vangheluwe: Plastiğin bir imaj sorunu yaşadığına katılıyorum ve bunu değiştirmemiz gerekiyor. Örneğin, atılan plastikleri kaynak olarak kullanmak ve plastiğin değerli bir malzeme olduğunu insanlara anlatmak için çok çalışmalıyız. Konuuu toplum olarak ele almalıyız, çünkü sosyal sorunlarımızı çözmek için plastik bize mükemmel fırsatlar sunuyor ve ayrıca çevremizde, kaynağın en etkin şekilde kullanıldığı malzemelerden de biri.

20160131_creating-chemistry_vangheluwe.jpg
Dr. Patricia Vangheluwe, PlasticsEurope'daTüketici ve Çevre İşleri Müdürü

Artan miktardaki tüketim sebebiyle şu anda ülkeler çöplerdeki yüklü miktardaki plastik atıkla mücadele ediyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı'na (UNEP) göre dünya genelindeki plastik atıkların %22 ila %43'ü, tekrar kullanılmak ya da dönüştürülmek yerine çöpe gidiyor. Bu problemle nasıl başa çıkabiliriz?

Maurer: Gelişmekte olan ülkelerde plastik neredeyse sürekli olarak doğaya ya da çöpe atılıyor. Avrupa'da bile plastiklerin yaklaşık %50'si çöpe gidiyor. Çok açık ki bu konu ile ilgili bir an önce harakete geçmeliyiz Bunun için küresel çapta bir çöpe atma yasağına ihtiyacımız var. Ayrıca milyonlarca ton plastik okyanuslarımızda parçalanarak yüzüyor. Buna ek olarak her yıl 10-15 milyon ton plastik ise deniz ortamına ulaşıyor. Bu konuyu küresel çapta ele almalıyız, neticede okyanusların sınırları yok. Ayrıca malzemenin kimyası üzerinde de çalışmalıyız. Geri dönüştürülebilecek bir şekilde ve geri dönüşümü zorlaştıracak zehirli katkı maddelerini kullanmadan üretmeliyiz plastikleri. İşte bu konu plastik endüstrisinin en büyük sorunu.

Vangheluwe: Helmut'un görüşlerine katılıyorum. Gerçekten de küresel çapta bir çöpe atma yasağına ihtiyacımız var. Plastiklerin çöpe atılması konusunda, plastiği üreten şirketlerden ürün üreticilerine, satıcılardan son kullanıcılara kadar tüm değer zincirini elinden gelenin daha iyisini yapabilir. Ürünleri tasarlarken, verimli kaynak kullanımını dikkate alarak tasarlamalıyız. Böylece ürünün kullanım ömrü dolduğunda onunla ne yapacağımızı da düşünmüş oluruz. Üretimde kaynakların etkili bir şekilde kullanımı ekonomik açıdan önem taşıdığı için, üreticiler atık konusunu daima ciddiye alıyorlar. Geliştirilen tüm ürün ve uygulamalar, daha hafif, daha dayanıklı ve daha fonksiyonel ürünler elde etmeyi amaçlıyor. Bu da kaynakların korunmasını sağlarken atık oluşumunun önüne geçiyor.

“Plastik atıkları kaynak olarak kullanmak ve plastiğin değerli bir malzeme olduğunu insanlara anlatmak için çok çalışmalıyız”

Dr. Patricia Vangheluwe, PlasticsEurope'da Tüketici ve Çevre İşleri Müdürü

Endüstriyel anlamda gelişmiş ülkeler için plastikleri gemilerle binlerce mil öteye göndermek, kullanıldıkları yerde tekrar işlemekten daha az maliyetli. Sizce de geri dönüşüm evlere daha yakın yerlerde daha uygun maliyetlerle gerçekleştirilmemeli mi?

Vangheluwe: Kaliteli bir şekilde geri dönüştürülmüş ürünleri piyasadaki diğer ürünler gibi düşünmeliyiz. Serbest piyasada ürünler alınır, satılır; arz ve talep piyasayı etkiler. Geri dönüşüm yapan firmaların geri dönüşümden daha çok fayda sağlamak için değer zincirinde yer alması olumlu bir konu. Malzemenin yapısını iyi bilen plastik üreticileri, bu ürünlerin hangi pazarlarda kullanılabileceği ve kalite kontrollerinin nasıl yapılabileceği konusunda geri dönüşüm yapan firmalara yardımcı olabilir.

Maurer:  Patricia'nın da dediği gibi, bu malzemeleri en iyi üreticileri tanıyor ve bu bilgilerin geridönüşüm yapan firmalarda olması oldukça önemli. Aralarındaki bilgi transferini sağlamak için hala yapılması gereken çok iş var. Yerel olarak plastiğin geri dönüşümünü geliştirmek için yapabileceğimiz çok şey var. Öncelikle bu konu ile ilgili hedefler koyabiliriz. Ardından piyasaları bu konuda desteklemeliyiz. Atık kriterleri belirleyebilir ve yüksek kaliteli geri dönüşüm için pazarda talep yaratabiliriz.

20160131_creating-chemistry_maurer.jpg
Prof. Dr. Helmut Maurer, Avrupa Komisyonu Atık Yönetimi ve Geri Dönüşüm Birimi, Çevre Genel Müdürlüğü Baş Avukatı

Plastikleri yakarak enerji üretmek de başlı başına bir endüstri. Dünya çapında plastiğin geri dönüştürülme oranları düşük olduğu için birçok kişi plastiklerin enerji üretiminde önemli bir yere sahip olduğunu düşünüyor. Plastiği kullanarak atıktan enerji üretme konusunda uzun vadede bir gelecek görüyor musunuz?

Maurer:  Genel olarak söylemek gerekirse, plastiklerin yakmaktan kaçınmalıyız çünkü plastikleri yakarken üretim süreçlerinde harcanan enerjiyi tamamen kaybetmiş oluyoruz. Yakmak bizi yavaşlatır, geri dönüştürmek ise daha cazip bir yöntem. Fakat şu da bir gerçek ki kullanıldıktan sonra atılan plastiklerin çoğu geri dönüşüme uygun olmuyor. Bunun bir nedeni plastik üretiminde, alevlendirme geciktiriciler ya da ftalat gibi zararlı maddelerin kullanılıyor olması.. Ancak burada sürekli değişen bir hedeften bahsediyoruz. Çünkü en iyi plastik dönüştürülebilen plastiktir ve geleceğin plastikleri doğal olarak geri dönüşüme daha yatkın olacak. Plastiklerin yakılmasına karşı çıkan bir diğer önemli argüman ise iklim değişiklikleri. Eğer küresel ısınmayı 2oC ile sınırlı tutmak istiyorsak, 2050 yılına kadar en fazla 1.000 milyar ton CO2 sınırlamasına uymalıyız. Ancak hâlihazırda bilinen küresel fosil yakıt rezervleri 2.900 milyar ton CO2 miktarına tekabül ediyor. Bu rezervleri çıkarmak istemiyorsak daha fazla geri dönüşüm yapmalıyız.

Vangheluwe: Enerji geri kazanımı, özellikle de karışık atıklar için bazen ekonomik anlamda en eko-verimli çözümdür. Kullanım süresi açısından baktığımızda, enerji geri kazanımı, bir atık yönetimi seçeneği olarak oldukça mantıklı görünüyor. Umarım bir gün inovasyon sayesinde sürdürülebilir bir şekilde geri dönüştürülemeyen karışık plastikleri ham maddelerine ayırıp, ekonomik ve çevresel anlamda sürdürülebilir bir şekilde plastik üretiminde yeniden kullanabiliriz. Bu kesinlikle plastiklerin geri dönüştürülmesine katkı sağlayan bir atılım olurdu.  

“Avrupa'da plastiklerin yaklaşık %50'si çöpe gidiyor. Çok  açık ki, bu konu ile ilgili bir an önce harakete geçmeliyiz. Bunun için küresel çapta bir çöpe atma yasağına ihtiyacımız var”

Prof. Dr. Helmut Maurer, Avrupa Komisyonu Atık Yönetimi ve Geri Dönüşüm Birimi, Çevre Genel Müdürlüğü Baş Avukatı

Sizce önümüzdeki 50 yıl içinde plastik ürünler nasıl gelişecek? En büyük fırsatlar ve zorluklar neler?

Maurer:
Plastiğin, her zaman her yerde var olan, ucuz ve kolay zedelenebilir bir malzeme olduğu şeklindeki kötü imajından kurtulduğunu görmek istiyorum. Bunun da ancak teknolojik gelişme ile mümkün olabileceğinin farkındayım. Plastik üretimindeki yıllık %5 oranındaki küresel büyümenin her 14 yılda bir üretimi iki katına çıkarma anlamına geldiğini ve 2043 yılında yılda 1.200 milyon ton üretim yapabileceğimiz gerçeğini kabullenmeliyiz. Gördüğünüz gibi bu hiç de sürdürülebilir bir yol değil. Bugün deniz ortamındaki plastikler çoktan kontrolden çıkmış durumda. Sanırım ihtiyacımızdan çok daha fazla malzeme üretiyoruz.

Vangheluwe:  Akıllı ve bariyer ambalajlama alanlarında protez gibi tıbbi uygulamalarda, hatta otomotiv ve inşaat pazarındaki yapısal uygulamalarda kullanılabilen daha hafif kompozit malzemelerde sürekli gelişmeler yaşanacak. Bio-tabanlı plastikleri geliştirmeye devam edeceğiz ve inanıyorum ki önümüzdeki 50 yıl içinde, plastikler için ham madde kaynağı olarak kullanılabilecek karışık plastiklere sahip olacağız. Ayrıca, hammadde olarak CO2 kullanım miktarı artacak ve böylece tam karbon döngüsü de tamamlanacak. Poliüretanların üretilmesinde bu süreç başladı bile. Eğer plastikler şimdiye kadar sahip oldukları yararları sürdürürlerse, hepimiz atık yönetimi, çöplere ve çevreye atılan plastikler hakkında daha fazla çalışmak zorunda kalacağız. Her zaman teknoloji ve inovasyonun fark yaratabileceğine inanmışımdır. Doğru atık yönetimi üzerine eğitimler ve ve inovasyon devam ederse, plastikler karşı karşıya olduğumuz sosyal sorunların çoğuna çözüm oluşturabilir.

Dr. Patricia Vangheluwe, Avrupa Plastik Üreticileri Birliği olarak tanınan PlasticsEurope'da Tüketici ve Çevre İşleri Müdürü olarak çalışıyor. Belçika'daki Leuven Üniversitesi’nde organik kimya alanında doktora derecesine sahip olan Vangheluwe, doktora sonrası öğrenimini Güney Afrika'daki Pretoria Üniversitesi’nde, denetleyicilik üzerine, Yüksek Lisans eğitimini ise Belçika Vlerick Yönetim Enstitüsü’nde tamamladı. Daha önce LyondellBasell’de ve başka şirketlerde pazarlama, strateji, iletişim ve insan kaynakları alanlarında çalıştı.

Prof. Dr. Helmut Maurer, Avrupa Komisyonu Atık Yönetimi ve Geri Dönüşüm Birimi, Çevre Genel Müdürlüğü Baş Avukatıdır. Plastik atıklar için gelecek stratejisi, dairesel ekonomi ve atık yasalarının tutarlılığı konularından sorumlu olan Prof. Dr. Maurer,  karşılaştırmalı çevre hukuku alanında doktorasını Almanya'daki Trier Üniversitesinde tamamlamışır.*

* Not: Burada yer alan görüşler Prof. Dr. Maurer'in kişisel görüşleri olup Avrupa Komisyonu'nun tutumunu yansıtmamaktadır.