Medya

Büyük kampanya

Prof. Jeffrey Sachs

Prof. Jeffrey Sachs ile röportaj

Sıtma kadar bulaşıcı bir hastalık bir gün gerçek anlamda kontrol altına alınabilir mi? Yapılan harcamalar bunu denemeye değer mi? Prof. Jeffrey Sachs’a göre yanıt net: “Evet.”

Öncü ekonomist Jeffrey Sachs, sıtmanın kontrol altına alınması ile ilgili önemli bir rolü olan yoksullukla mücadele için uzun ve zorlu bir kampanya yürüttü. Sıtma kontrolünün önemine ve yapılabilirliğine dünyanın dikkatini çeken ilk kişiler arasında yer aldı. Bugün sıtma hastalığı ile ilgilenen topluluklar, BM’nin 2015 yılına kadar sıtma ve öteki önemli hastalıkların görülme sıklığının durdurulması ve azaltılmaya başlanması konusundaki Binyıl Kalkınma Hedefleri (MDG) etrafında harekete geçiyorlar. BM Genel Sekreteri’nin Binyıl Kalkınma Hedefleri konusundaki özel danışmanı olan Sachs, bu tarihe yetişmek için yapılması gerekenleri anlatıyor.

Creating Chemistry: Gelişmekte olan ülkeler hastalıklardan çatışmalara, yönetimlerin zayıflığından aşırı yoksulluğa kadar birçok sorun ile karşı karşıya. Sıtma hastalığı neden bu kadar önemli?

Professor Jeffrey Sachs: Sıtma ölüme yol açan önemli bir sorun ve ekonomik kalkınmanın önünde bir engel. Çünkü hem hastalık ve ölümlere neden oluyor, hem de yatırımı engelleyen ve ekonomik kalkınmayı geciktiren yaygın etkilere sahip. Fakat aynı zamanda da tamamen kontrol altına alınabilen bir hastalık ve çok düşük maliyetlerle mücadele ederken muazzam ilerlemeler elde etmek mümkün. Kısacası, hastalığın ciddi sorunların kaynağı olması, ama aynı zamanda kontrol altına alınabilir olması bu konuda harekete geçmeyi öncelikli kılıyor.

BM’nin Binyıl Kalkınma Hedefleri’nden biri 2015 yılına kadar sıtmanın görülme sıklığının durdurulması ve düşürülmeye başlanması. Bu hedefin halen ulaşılabilir olduğunu düşünüyor musunuz?

Hedefe şu anda ulaşılıyor. Dünyanın neredeyse her yerinde, özellikle de sıtmanın ağırlıklı olarak görüldüğü Afrika’nın Sahra altı bölgesinde muazzam bir geri dönüş var. Şu anda yapım aşamasında olan adımlar planlandığı gibi güçlendirilir ve uygulanırsa bugünden 2015 yılına kadar daha hızlı bir ilerleme sağlanabilir. Sıtma, Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin en büyük başarı öykülerinden biri olarak öne çıkıyor.

Prof. Jeffrey Sachs

Prof. Jeffrey Sachs

New York Columbia Üniversitesi Dünya Enstitüsü Direktörü, Sürdürülebilir Kalkınma konusunda Quetelet Profesörü ve Sağlık Politikası Profesörü.

Sachs, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un Özel Danışmanı’dır. 2002-2006 yılları arasında Birleşmiş Milletler Binyıl Projesi Direktörlüğü görevini üstlenmiş ve 2015 yılına kadar yoksulluk, hastalıklar ve açlığı azaltmak amacıyla uluslararası alanda mutabık kalınmış olan Binyıl Kalkınma Hedefleri konusunda, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’ın Özel Danışmanlığı’nı yürütmüştür.

Neden bu kadar başarılı oldu?

Sıtma, tanımlı ve köklü protokolleri olan bir kontrole tabidir. Sıtma kontrolünün iki önemli boyutu var: Birincisi hastalığın taşınmasını engelleyen Vektör kontrolü, ikincisi ise hastalık vakalarını tedavi etmek için kullanılan vaka yönetimidir. Daha iyi tedavi aynı zamanda bir çeşit bulaşma kontrolü de olduğu için bu iki boyut birbiri ile etkileşim içindedir.

Son 15 yılda çok önemli bir takım teknolojiler sadece geliştirilmekle kalmadı aynı zamanda uygulandı da: Artemisinin bazlı yeni bir ilaç sınıfı, mikroskop ihtiyacını ortadan kaldıran yeni Hızlı Tanı Testleri ve kalıcı böcek ilaçlı cibinlikler (LLIN’ler) sayesinde daha iyi bir vektör kontrol kapasitesi ve toplum bazlı tedavi için oluşturulan daha iyi sistemler bunlardan bazıları. Bunların hepsi bir araya geldiğinde çok etkili bir kontrol potansiyeli oluşturuyor.

Ayrıca, tüm bu önlemleri uygulamak için gerekli olan mali desteğin sağlanması ve global seviyeden yerel seviyeye getirilen sistemlerin geliştirilmesi son on yılda sağlanan ve gelişmeye katkısı olan diğer faktörler. Bu konuya gerekli ilgiyi çekmek, kaynakları harekete geçirmek ve sistemleri oluşturmak çok fazla mücadele gerektirdiyse de şimdi meyvelerini topluyoruz.

Sizce bu hedef için çalışmak sadece şu anda mevcut olanları pekiştirme meselesi mi?

Sivrisineğin böcek ilaçlarına veya parazitlerin ilaçlara bağışıklık kazanması mümkün olduğu için özellikle sıtma ilaçları ve vektör kontrol teknolojileri alanında sürekli inovasyona ihtiyaç duyuluyor. Bu da doğal kaynaklar, insan kaynakları, kurumsal kapasite ve siyasi irade gibi kaynaklar gerektiriyor.

Bu genellikle piyasanın yönlendirdiği bir süreç değil. Bu süreç kamu politikası tarafından yönlendiriliyor, ki bu da açık bir pazarda ürün satmaktan çok daha zor.

Böyle bi kontrol mekanizmasını sürdürebilmek için muazzam miktarda enerji, liderlik ve entelektüel çaba gerekiyor. Şimdiye kadar, bilgisizlik ve vurdumduymazlık nedeniyle oluşan birçok engel yıkılarak iyi bir ilerleme kaydedildi. Dünyanın birçok bölgesine bu çabanın büyük bir bölümünü desteklemek için geliri yüksek olan ülkelerin desteği gerekiyordu ve bu destek de sağlandı. Fakat şimdi önümüzde başka bir zorluk var, ekonomik ve siyasi krizde olan zengin ülkelerin bu çabayı sürdürüp sürdüremeyecekleri.

“Sıtma, Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin en büyük başarı öykülerinden biri olarak öne çıkıyor.”
Professor Jeffrey Sachs

Siyasi iradenin zayıfladığını düşünüyor musunuz?

Sıtma kontrolü için 3 ila 4 milyar dolar gibi oldukça küçük bir miktarın gerekli olmasına rağmen Avrupa, ABD ve Japonya’da yardım bütçeleri risk altında. ABD Kongresi ve diğer yerlerdeki kalkınma yardımını kesme konusundaki yoğun istekler bu seviyede fon toplamayı oldukça zorlaştırıyor. Bu nedenle çok zor bir dönemdeyiz. Avrupa’da da bu mücadeleye devam etme iradesinin sınırlı ve hassas olduğunu söyleyebilirim. Büyük başarılar elde ettik ama gerilemeyeceğimizi garanti edebileceğimizi sanmıyorum.

Peki, ivmeyi nasıl koruyor, bağışçıları nasıl işin içinde ve mücadeleye bağlı tutuyorsunuz?

Bu konu çok fazla koşuşturmayı gerektiriyor. İlk yıllarda kampanyaya ciddi bir biçimde katılıyordum: Başkan’ın ABD’deki Sıtma Girişimi olan Global Fonu kurmaya yardım ettim, cibinliklerin ve birçok başka bileşenin toplu olarak dağıtımı için kampanya yürüttüm. Uzun yıllar boyunca birçok üst düzey yetkilinin boş bakışları ile karşılaşıyorsunuz. Bu insanları eğitmeye, kontrol etmeye, üzerlerinde baskı kurmaya ve onlara tavsiye vermeye çalışmak için muazzam bir zaman harcamaya hazır olmanız gerekiyor. Bu konuda yüksek sesle, net, cesur ve etik bir biçimde konuşabilecek şampiyonlara çok ihtiyacımız var. Bana göre esas olan bu. Başarı birçok paydaştan gelecek muazzam ve sürekli çabayı gerektiriyor.
 

Özel sektörün buradaki rolü nedir?

Şirketler, kaliteli ürünlerin sağlanması ve teknolojilerin geliştirilmesi konusunda büyük rol oynuyor. Aynı zamanda bir görevlerinin de, başarı için gereken kamu-özel sektör ortaklıklarının etkili bir biçimde işlemesini sağlamak ve kamu sektörü kurumlarıyla, Global Fon gibi çok taraflı kurumlarla veya BM Genel Sekreteri ile kritik ve bazı açılardan alışılmadık biçimlerde çalışmak olduğunu söyleyebilirim. Bu yüzden şirketlerin birden fazla rolü olduğunu düşünüyorum. Teknolojinin hem geliştiricisi hem de sağlayıcısı olarak kamu – özel sektör ortaklıklarında birlikte görev yapıyorlar. CEO’ların da politikacılar kendilerini dinlediği için toplumun en önemli siyasi aktörlerinden olduklarını idrak etmeleri gerekiyor. Bunalmış, gerilmiş ve kaydedilen büyük aşamayı idrak edemeyecek politikacılara, sıtmaya karşı verilen bu mücadelenin sürdürülmesi ve ölçeğinin büyütülmesi gerektiğini anlatmaları gerekiyor.

Laughing group is making a gesture
Birleşmiş Milletler Çocuk Eğitim Fonu’nun eski müdürü Ann Veneman ve ünlü ABD’li ekonomist Jeffrey Sachs Kenya’nın başkenti Nairobi’nin 450 kilometre batısında yer alan Sauri köyünde Kenyalı öğrenciler ile dans ediyor. Veneman ve Sachs çocuklar için yapılan kalkınma projelerini incelemek için Sauri’yi ziyaret ettiler.

Yıllarca yoksulluk ile mücadelede, hastalıklarla mücadele ve tarım üretkenliğinin arttırılması gibi entegre bir yaklaşım gerektiğini savundunuz. Binyıl Köyleri projesi bu teoriyi 33 köyde uygulamaya koydu ve olumlu sonuçlar aldı. Bize bundan biraz bahsedebilir misiniz?

Bu proje şu anda yaklaşık 15 ülkede gerçekleşiyor. Önde gelen bilim insanları yerel toplumlar ile birlikte en iyi uygulanan teknolojileri hayata geçirip Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmaya çalışıyorlar. Sıtma kontrolü de öncelikli alanlardan biri. Toplum bazlı bir sıtma kontrol yöntemi kullanıyoruz: LLIN’lerin toplu dağıtımı, halk sağlığı çalışanlarının cibinliklerin doğru kullanımı için yardımcı olması, toplumdaki sıtma vakalarını gözlemlemek ve toplum içinde tedavi uygulamak üzere (böylece kliniklere gitmek için gerekli zamandan tasarruf ederek birçok hayat kurtarılıyor) tüm haneleri kapsayacak bir halk sağlığı çalışma sistemini içeriyor.

Halk sağlığı çalışanları, SMS bazlı bir sistemle her hastanın Hızlı Tanı Testlerinin sonuçlarını girerek sonradan dozaj ile ilgili talimatları ve tavsiyelerini SMS yoluyla almak üzere cep telefonu taşıyor. Vektör kontrolü ve vaka yönetimi de dahil olmak üzere toplum bazlı bütünsel bakış açısıyla kurgulanmış sıtma kontrol sistemi bu şekilde oluşuyor. Son teknolojilerin kullanıldığı bu yöntem, çarpıcı sonuçlar sunuyor: sıtmanın görülme sıklığında, beş yaşın altındaki çocuklardaki ölüm oranlarında ve tüm bölgelerde sıtmadan kaynaklanan hastalıklarda ciddi bir düşüş söz konusu.

“Sıtma tamamen kontrol altına alınabilen bir hastalık ve düşük maliyetlerle mücadele ederken muazzam ilerlemeler de elde etmek mümkün.”
Professor Jeffrey Sachs

Binyıl Köylerinin sonuçlarının her yerde aynı olamayacağı yönündeki eleştirilere nasıl cevap vermek istersiniz?

Tam tersini düşünüyorum. Nijerya’da Binyıl Köyleri projesi iki ana bölgeden 113 yerel yönetim bölgesine çıkarıldı, yani kapsadığı insan sayısı yaklaşık 50.000’den 20 milyona çıktı. Ruanda köylerinden elde edilen bilgileri ulusal ölçeğe çıkarmak için geçtiğimiz günlerde Ruanda ile bir anlaşma imzaladık. Aynı şekilde, Senegal’de de bu tür bir genişletme ile devam edeceğiz. Mevcut durumda kopyalanabilen, belgelenebilen ve ayrıntılı olarak maliyetlendirilebilen bilgi ve iletişim teknolojileri (ICT) olmak üzere, sistemlerin kullanımı bu projenin neden bu kadar önemli olduğunu açıklıyor.

Aynı zamanda halk sağlığı çalışanlarının en iyi şekilde konumlandırılması konusunda yayınladığımız dünya raporunda, bu tür bir konumlandırmanın kırsal kesimde köylü başına maliyetinin 5 – 6 dolar civarında olacağını ön gördük. Hastalığın kontrolünde ön sıralarda yer alan toplum bazlı sağlık çalışanları sayısını artırmak için hükümetlerle çalışıyoruz. Bu sadece sıtma için değil kronik açlık ve doğumda güvenlik gibi diğer sorunlar için de geçerli.

Yani tüm proje, açık kaynaklı ICT, ayrıntılı maliyetlendirme ve sistem gelişimini kullanarak ölçeğin genişletilmesi için tasarlandı.

Marker to a hospital
Birçok insan için sağlık kliniklerinin uzak olması, toplum bazlı entegre tedaviyi gerekli kılıyor.

Bu tür entegre bir yaklaşım neden bu kadar önemli?

10 yılı aşkın bir süredir bizzat kampanyasını yaptığım LLIN’lerin toplu olarak dağıtılması ile önemli kazanımlar elde edildi. Fakat aynı zamanda vektör kontrolünün de etkili vaka yönetimi ile birleştirilmesi gerektiğinin altını çizdim. Afrika’da etkili vaka yönetimi klinik bazlı bir hizmet olarak yapılamıyor. Klinikler genellikle çok uzak, toplu taşıma zayıf, diplomalı hemşire veya klinik cerrahlar gibi yüksek seviyeli sağlık çalışanı sayısı da çok az. Bu nedenle toplum bazlı tedaviye ihtiyacımız var. Fakat bu sağlık çalışanlarının eğitilmesi, lojistik, istihdam, gözetim, izleme ve veri yönetimini içeren bir sistem gerektiriyor. Kısacası, tüm bunları tesadüfen ya da LLIN’ler gibi harika yöntemler gibi sihirli ellerle yapamazsınız.

Her ne kadar kamuoyundaki tartışmaların çoğu tek bir konunun sihri üzerine yoğunlaşsa da farkındalığın artmış olması tabii ki iyi bir şey. Fakat bu beni yine de endişelendiriyor, çünkü son birkaç yılın büyük başarısı cibinliklerin toplu dağıtımı olsa da (aynı zamanda artemisinin bazlı kombine tedaviler de daha rahat bulunuyor) henüz düzgün bir şekilde birincil sağlık sistemlerin yeteri kadar genişlemedi. Global Fon’un bu konuya yatırım yapması gerekiyor, fakat Fon batılı bağışçı devletlerin bütçe krizi sebebiyle tehlike altında. Bu durum sıtma kampanyasının şu andaki en zayıf noktasını oluşturuyor. Sağlık çalışanlarının eğitimi ve gözetimi önemli miktarda arttırılmazsa, 2015 kampanyası hiçbir işe yaramayacak.

Devlet yolsuzlukları hala büyük bir zorluk değil mi?

Bunu çok büyük ölçüde bir bilgi ve ahlak zorluğu olarak görüyorum, çünkü paranın kötü yönetimi ve suistimali dünya çapında yer edinmiş bir konu. Buna karşı çok güçlü önlemler alınmalı. Katkıların gereken yerlere gittiğinden emin olmak için ICT’yi kullanmalı ve bu projelerin nasıl ilerlediğini izlemek ve gerektiği zaman değişiklikler yapabilmek için sonuçları takip ettiğimizden emin olmalıyız.

Yakın gelecekte neler olmasını istersiniz?

Şu andaki en önemli şey, Global Fon’un sıtmanın kontrolü için 2015 yılına kadar desteğini sürdürmesi ve global anlamda birincil sağlık sistemlerinin, özellikle de halk sağlığı çalışanları etrafındaki toplum bazlı sıtma kontrol stratejilerinin desteklenmesi. Bu yapılırsa, yani Global Fon gerektiği şekilde finanse edilir, ülkeler de etkili toplum bazlı sıtma kontrolü için buradan fon alabilirse, başarılı olacağız.